Destekten Yoksun Kalma Tazminatı
Destekten Yoksun Kalma Tazminatı
Filtreler

Güncel Yayınlar

  • All Posts
  • Aile Hukuku
  • Ceza Hukuku
  • İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku
  • Kira Hukuku
  • Şirketler Hukuku
  • Start-Up Hukuku
  • Tazminat Hukuku

Etiketler

Güncel Yayınlar

  • All Posts
  • Aile Hukuku
  • Ceza Hukuku
  • İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku
  • Kira Hukuku
  • Şirketler Hukuku
  • Start-Up Hukuku
  • Tazminat Hukuku

Etiketler

Destekten Yoksun Kalma Tazminatı

Türk Borçlar Kanunu’na göre kusur ve hukuka aykırı eylem neticesinde bir başkasına zarar verenler bu zararı kusuru oranında karşılamakla yükümlüdür. Hukuka aykırı eylem sonucunda zarar görenler maddi tazminat ve manevi tazminat adı altında zararlarının karşılanmasını talep etme hakkına sahiptir. Haksız eylem sonucunda ölümün gerçekleşmesi halinde ise destekten yoksun kalma tazminatı gündeme gelebilecektir.

Destekten yoksun kalma tazminatı ise, haksız eylem sonucunda kişinin hayatını kaybetmesi sebebiyle, ölen kişinin desteğinden hayatı boyunca yararlanamayacak kişilerin talep edebilecekleri tazminat türüdür. Bu anlamda ölen kişinin desteğinden yoksun kalacak kişilerin yaşam kalitelerinin düşeceği öngörülerek, destekten yoksun kalma tazminatı hakkaniyet gereği yasal düzenleme altına alınmıştır.  

6098 Türk Borçlar Kanunu’nun 53/3.maddesinde; “Ölenin desteğinden yoksun kalan kişilerin bu sebeple uğradıkları kayıpların tazmin edilmesi gerekir.” denilerek, destekten yoksun kalma tazminatı yasal düzenleme altına alınmıştır.

Destekten yoksun kalma tazminatı ile, haksız eylem neticesinde hayatını kaybeden kişinin yakınlarının destekten mahrum kalmalarından kaynaklanan zararların giderilmesi amaçlanmaktadır.  Türk hukukuna göre zarar gören kişinin doğrudan ve bizzat zarara neden olan kişiden uğradığı zararların tazminini talep edebilmektedir. Buna karşın destekten yoksun kalma tazminatında ise, zarar gören kişi hayatını kaybettiğinden tazminat hakkını ileri sürememekte, ölen kişinin yakınlarının bu haktan yararlanması sağlanarak menfaat dengesi tesis edilmektedir.

Destekten Yoksun Kalma Tazminatı Şartları

Destekten yoksun kalma tazminatının şartları temelde haksız fiilden kaynaklanan tazminat davalarını düzenleyen genel hükümler ile paraleldir. Öncelikle (kusursuz sorumluluk halleri saklı kalmak üzere) hukuka aykırı bir fiilin bulunması ve bu fiil sonucunda zarar görenin hayatını kaybetmesi gerekmektedir.

İkinci koşul olarak hukuka aykırı fiil sonucu zarar şartının oluşması gerekmektedir. Ölüme ek olarak destek görenlerin mahrum kaldığı maddi ve manevi zarar ile müstakbel zararlar bu kapsamda sayılabilmektedir. Bir diğer şart illiyet bağı olup hukuka aykırı fiil ile ölüm ve akabinde oluşan zararlar arasında uygun nedensellik bağının bulunması gerekmektedir. Kusurun kast, taksir yahut ihmali davranışla gerçekleşmiş olması önemli değildir.

  • Destek verenin vefat etmiş olması gerekmektedir.
  • Vefat edenin hayatını kaybetmesi kendisinden kaynaklanmamalı, ölüme sebep olan haksız eylemin üçüncü kişi tarafından gerçekleştirilmiş olması gerekmektedir.
  • Destek veren kişinin ölümüne sebep olan eylem ile ortaya çıkan zarar arasında nedensellik bağı bulunması gerekmekte, basit anlatımla haksız eylemi gerçekleştiren kişinin eylemi sonucunda destek verenin vefat etmesi gerekmektedir.
  • Destekten yoksun kalma tazminatı talep eden kişilerin bakıma muhtaç olan kişiler olması gerekmektedir.
  • Vefat eden kişinin sağlığında verdiği desteklerin sürekli ve düzenli olarak devam etmesi gerekmektedir. Bu halde vefat eden kişinin sağlığında gerçekleştirdiği düzensiz, süreksiz ya da tek seferlik desteğinden yararlanan kişilerin destekten yoksun kalma tazminatı talep etmesi mümkün değildir.

Destekten Yoksun Kalma Tazminatı Davasını Kimler Açabilir?

Vefat eden kişinin sağlığında ondan düzenli ve sürekli destek gören herkes destekten yoksun kalma tazminatı talep edebilir. Ölenin maddi ve manevi desteğinden istifade eden ve ölüm nedeniyle bu destekten yoksun kalan herkesin bu davayı açmakta hukuki yararı bulunmaktadır. Akrabalık bağı olması yahut mirasçılık ilişkisi bulunması şart değildir. Ancak bu kapsamda dava açacak kişilerin vefat edenin desteğini ispatlamaları gerekir.

Buna karşın vefat edenin eşi, çocukları, anne ve babası ispata gerek olmaksızın destekten yoksun kalma tazminatı talebinde bulunabilir. Zira bu kişilerin, vefat edenin sağlığında onun desteğinden yararlandığı hukuki karine olarak kabul edilmektedir. Nitekim yerleşmiş yargı içtihatlarına göre anne ve babanın çocuğa, çocuğun anne ve babasına, eşlerin ise birbirlerine yaşamları boyunca destek verdikleri değerlendirilmektedir. Elbette bu karinenin aksini karşı taraf somut delillerle ispatlayabilir.

Lehine destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilecek kişinin ekonomik ve sosyal durumunun kötü olması, yardıma muhtaç duruma düşecek olması şart olarak aranmamaktadır. Yalnızca kişinin ölüm nedeniyle malvarlığının aktifinde azalma yahut manevi yahut emek olarak desteğinde eksilme meydana gelmiş olması yeterlidir. Bu anlamda destekten yoksun kalma tazminatı talep edenin, ölenin gelir ve yardımına muhtaç olmaması da talep sahibinin destekten yoksun kalma tazminatı talep etmesine engel değildir. Kişinin bayram günleri ve özel günlerde yapacağı ziyaretleri, her türlü hastalık ve sair sıkıntılar ya da ihtiyaçlarında yardıma koşma durumu dahi maddi desteğin kapsamında değerlendirilmelidir.

Desteğin yalnızca parasal destek olması şart olmayıp manevi destek ve muhtemel ihtiyaç hallerinde yardım etme ihtimalinin bulunması dahi “destek” şartını sağlamaktadır. Bu nedenle halihazırda somut bir destek bulunmasa dahi olağan hayat koşullarında gelecekte destek olma ihtimalinin bulunması dahi kişiyi tazminata hak sahibi yapmaya yeterlidir.

Örneğin; evlilik bağı kurulmasa bile, karı koca gibi birleşen, bu amaç ve duygu ile yaşamlarını sürdüren kişilerin birbirlerine destek olduklarının kabul edilmesi gerekmektedir. Benzer şekilde; ölenin düzenli olarak destek olduğu kardeşleri, ölenin düzenli olarak destek olduğu akrabaları, ölenin düzenli olarak burs verdiği kişiler, ölenin düzenli olarak maddi yardımda bulunduğu kişiler de ispatlamak koşuluyla destekten yoksun kalma tazminatı talebinde bulunabilecek kişilerdendir.

Destekten Yoksun Kalma Tazminatı Hak Sahiplerinin Durumu

Önem arz eden konulardan bir diğeri ise; destekten yoksun kalma tazminatı talebinin kabul edilmesi ya da reddedilmesine neden olan birtakım hususlar mevcuttur. Destekten yoksun kalma durumu değerlendirilirken talep sahibinin yaşı, cinsiyeti, sosyal ve ekonomik durumu, fiziksel ya da ruhsal durumu, medeni durumu gibi birçok konu titizlikle araştırılarak dikkate alınmaktadır.

Anne ve babaların çocuklarına verdiği destek, yerleşmiş yargı içtihatlarına göre kural olarak erkek çocukların 18 yaşına gelmesi, kentlerde yaşayan kız çocuklarının 22 yaşına gelmesi ve köylerde yaşayan kız çocuklarının 18 yaşına gelmesine dek sürecektir. Aynı şekilde orta öğretim çağındaki erkekler için 20 yaş, yüksek öğrenimde durumunda ise cinsiyet ayrımı olmaksızın 25 yaşına dek anne ve babanın, çocuğuna destek verdiği kabul edilmektedir.  

Bununla birlikte; genel kural kız çocuklarının 22 yaşına kadar destek alabilecekleri yönünde ise de, 22 yaşına gelen herhangi bir kazancı olmayan anne ve babasıyla birlikte yaşayan kızlar için evleninceye kadar destek görebileceği yargı içtihatları ile kabul edilmektedir. Destekten yoksun kalma tazminatı davasında kız çocuğunun evlenmediği ve ana babasıyla aynı evde yaşadığının tespit edilmesi halinde tazminat hakkının mevcut olacağı kabul edilmektedir. Ancak yapılan hesaplamada kız evladın ilerideki evlenme ihtimali de göz önünde bulundurulmaktadır.

İleri derecede sakat ve beyin özürlü çocukların ana ve baba destekleri yaşamlarının sonuna kadar sürmektedir. Bunun nedeni ise bu durumdaki çocukların, bir başkasının desteği olmaksızın kendi yaşamlarını bizzat devam ettirme imkanlarının bulunmamasıdır.  Yaşam süresi olarak dikkate alınacak yaş ise, anne ve babanın yaşam süresidir. Anne ve babanın ölünceye kadar bu durumdaki çocuklarına destek olacakları kabul edilmektedir.

Kocasının vefatı veya boşanma nedeni ile anne-baba evine dönen kazancı olmayan dul kadınların da anne ve babasının desteğinden yararlanacağı kabul edilmektedir. Bu durumda, kadınların destekten yoksun kalma tazminatı hesaplanırken anne ve babanın bakiye yaşam süresi ile tekrar evlenme durumu göz önünde bulundurulmaktadır.

Destekten yoksun kalma tazminatını talep edebilmenin koşullarından biri ölenin sağlığında yakınlarına maddi veya manevi destekte bulunduğunun kanıtlanmış olması veya muhtemel destekte bulunacağının anlaşılıyor olmasıdır.

Vefat edenin desteğinin çok yönlü değerlendirilmesi gerektiğinden şartları sağlayan çocukların yaşına, evlenip evlenmemiş olmasına ya da gelir durumuna bakılmaksızın ölen kişinin sağken bir destekte bulunduğu kanıtlanmışsa destekten yoksun kalma tazminatının talep edebilmesi mümkündür. Aksi yöndeki düşüncenin hakkaniyete aykırı olacağı, haksız eylemi nedeniyle ölüme ve sonuçta zarara yol açan kişinin yararına yorum yapılmış, kusuru bulunmayan ve destekten mahrum kalmış kişinin ise menfaatlerine aykırı neticelere sebep olur.

Belirtildiği gibi her somut olaya göre destekten yoksun kalma tazminatı talebinin kabulü ya da reddi söz konusu olabileceğinden sürecin hukuki anlamda doğru ve etkin şekilde takibi için uzman bir avukattan destek alınmasını öneririz.

Destekten Yoksun Kalma Tazminatı Nasıl Hesaplanır?

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 50. maddesi hükmüne göre; “Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler.” denilmektedir.

Türk Borçlar Kanunu’nun 51. maddesine göre ise; “Hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler.” denilmektedir.

Destekten yoksun kalma tazminatı bir maddi tazminat türü olup tazminat hakkı sahiplerinin ölüm nedeniyle uğradığı ve uğrayacağı müstakbel zararları içermektedir. Müstakbel zararların tayini varsayımlara dayandığından hesabı diğer maddi tazminat türlerine kıyasla daha zor ve karmaşıktır. Hakkaniyetin temininin belki de en çok önem kazandığı bu tazminat türünde haksız fiilde bulunan kişinin maddi durumu ve zarara uğrayanların kayıpları tazminat hesabına dahil edilerek ölüm yaşanmasaydı sahip olunacak refah durumu ile ölüm nedeniyle kaybedilen imkanlar ve yitirilen hayat arasında denge kurulması gerekmektedir.

Öncelikle ölen kişinin desteğini hangi şekilde, hangi düzende ve hangi miktarda olduğu, hayatın hangi aşamalarında destek verdiği önem arz etmektedir. Destek verenin desteği para şeklinde ortaya çıkabileceği gibi, manevi anlamda emek olarak (ev işi, çocuk veya yaşlı bakımına ilişkin destekler) ortaya çıkan desteğin parasal karşılığı da tespit edilerek hesaplamada dikkate alınmaktadır.

Diğer yandan haksız eylem sonucunda yaşamını kaybeden kişinin çocuk olması durumunda ise; gelecekte ortaya çıkacak destek hesabı yapılmaktadır. Bir çocuğun ölümü söz konusu olduğunda çocuğun ileride ailesine sağlayacağı muhtemel desteğin hesabında çocuğun eğitim görme imkanının bulunup bulunmadığı, çalışkanlığı, ailenin sosyal ve ekonomik durumu gibi birçok husus değerlendirilmektedir.  

Desteğin her zaman parasal bir değer olarak sağlanması şart olmayıp manevi destek, ziyaret, ilgi ve alaka dahi Yargıtay nezdinde tazminata hak kazanmaya yeterli hususlardır. Kişinin muhtemel bir zor gününde yardım alacağını bilmesi ve haksız fiil sonucu hayatını kaybeden kişinin yaşasaydı güvence sağlayacak olması dahi zarar şartını sağlamaktadır.

Yerleşmiş içtihatlara göre, bedelsiz olarak başkasının bakımını sağlayan ya da ona yardım eden kimse destek sayılmıştır. Destek, yalnız başkasına yaşamak için gerekli ihtiyaçları sağlayan ya da bunların temini için para veren kimse değildir. Bu hizmetleri görmek suretiyle çalışmasını doğrudan doğruya başkalarına tahsis eden kimse de destek sayılacağından, yalnızca ev işlerini gören bir kadın da kocasının desteği sayılabilir. Trafik kazasında ölen desteğin 1932 doğumlu olması, onun destek olamayacağına gerekçe olamaz.

Destekten yoksun kalma zararı hesaplanırken, vefat edenin gelir elde edeceği dönemlerin ve elde edeceği gelir miktarının tespit edilmesi önem arz etmektedir. Çalışma hayatının, aktif çalışma dönemi ve emeklilik dönemi olan pasif devre olarak ayrılması, bakiye yaşam süresi varsa bu sürenin de pasif çalışma dönemini oluşturduğu, pasif devrede de zararın oluşacağı ve bu zararın asgari ücret düzeyinde olacağı kabul edilmektedir.  

Destekten Yoksun Kalma Tazminatı Davası Açma Süresi ve Zamanaşımı

Türk Borçlar Kanunu’nun 72.maddesinde; “Tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her hâlde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar. Ancak, tazminat ceza kanunlarının daha uzun bir zamanaşımı öngördüğü cezayı gerektiren bir fiilden doğmuşsa, bu zamanaşımı uygulanır.” düzenlemesi yer almaktadır.

Buna göre tazminat talebi, zarar görenin zararını ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her hâlde haksız eylemin gerçekleştirildiği tarihten başlayarak 10 yıl geçmesi ile birlikte zamanaşımına uğrayacaktır. Aynı zamanda haksız eylemin aynı zamanda ceza yargılamasına göre suç teşkil etmesi halinde öngörülen ceza zamanaşımı süresi içerisinde destekten yoksun kalma tazminatı talep edilebilecektir.

SONUÇ

Türk Borçlar Kanunu’nun ilgili hükümlerinden anlaşıldığı üzere; destekten yoksun kalma tazminatının konusu, maddi veya manevi desteğin yitirilmesi nedeniyle vefat edenin yakınlarının yoksun kaldığı yardımın haksız eylemi gerçekleştiren tarafından karşılanmasıdır.

Özetle bu tazminatın amacı, ölüm olayı olmasaydı ölenin yardımda bulunduğu kişilere yardımda bulunmaya devam edeceğinin düşünülmesi ve ölüm neticesinde bu desteğin sona ermesinden kaynaklanan zararın tazmin edilmesi, bu kimselerin ölüm olayından önceki yaşam kalitelerinin mümkün olduğunca devamının sağlanmasıdır. Bu anlamda vefat edenin desteğinden yoksun kalanların, destek verenin ölümünden önceki sosyal ve ekonomik durumlarının korunması, hakkaniyete göre hak menfaat dengelerinin eşitlenmesi amaçlanmaktadır.

Hukuki meselenin doğru değerlendirilmesi ve etkin şekilde gerekli hazırlıkların yapılması gerekmektedir. Bu nedenle destekten yoksun kalma tazminatı talebinin kabul edilmesi ile tazminat miktarının doğru belirlenmesi için alanında uzman olan bir avukat desteğinden faydalanılmasını öneririz.

Novus Era Hukuk & Danışmanlık, 2024

Bu yayını paylaş: